uyku

Mustafa Yılmaz
1 min readSep 10, 2021

Göz yaşlarım ellerimin içine bıçak gibi düşüyor, birkaç tanesi üzerime damladı. Allah kahretsin! Kan içindeyim. Her şeyin başladığı yerde, hiçbir şey yokken ortada bu kadar hiç değildim, şimdi geldiğim bu noktada, onca süreç, onca yorgunluğa direnme, onca fedakarlık sonrası aynı yerde bir hiçim.

Kendimi ne şekilde tarif etmeliyim, hangi kitaptan beni anlatan bir paragraf bulmalıyım da kendimi yalnız hissetmemeliyim, ne çeşit bir yorgan sarar beni, nerede benim kanlanmış üstüm.

Kemiklerimin ağrısını hissediyorum, yavaş yavaş yükselen ciğerlerimin argın hırıltılarında denizlerden bir nefes bile yok! Zaten hiç deniz de görmedim. Kirlenmiş bir insan topluluğu hatta ilkel bir kabilenin ele geçirdiği denizin havasını saymıyorum. Ben ne yazık ki yıkılmış bir gök yüzüyüm. Göğün yedi kapısı açılsın ardına kadar, ben her şeyin başından bile hiçim.

Nerede benim ellerimin sıcaklığı, nerede benim her şeyi kaldıran o güçlü dik başım, neredeyim ve kiminleyim? Bir gece, bir gündüz, bir hafta ve bir ay… Neden yalnızca son an akılda kalır ve neden her şeyin yükselmesi sürekli değildir?

Hiçbir felsefem olmadı insanların aksine, nerede felsefe bulursam kaçındım, korudum kendimi. Bu yüzden hep eksik mi kalacağım? Nerede benim tamamlayacı bakışlarım?

Kalbimin sürekli çırpınışı neden? Neden bunca şeye katlandım? Hiç olmadan önce her zaman neden dibi görmenin bir çıkış noktası olduğunu düşündüm durdum? Ben yenildim, üzerimden geçen ordunun her bir neferi üzerime kustu, ben yenildim. Çünkü ben sevilmenin eşsiz denizinden aldığım nefesleri şimdi geri verdim. Yenik bir gencim, eğik başım anca yaşamayı kaldırır bir hayvan gibi.

Hissedemediğim tüm nefeslerden sen sorumlusun Allah’ım.

--

--

Mustafa Yılmaz

Kendi düşüncelerimi, yazılarımı, şiirlerimi ve deneyimlerimi paylaşıyorum.