Şiir | Gizlenmiş 19

Mustafa Yılmaz
1 min readNov 19, 2020

Gözlerinin yağmuru iniyor tüm şehre,

Kir, pas toplanıyor, insan kusuyor toprak

Işık dolu nefesin, ayırıyor seni var olan her şeyden

Tırnaklarına asılı kalmış gökyüzü

Yeniden bitiyor lale gibi.

Aşk kalbimin sana bağırmasıdır,

Var olan ıslak veya kuru

Her şeyin yanmasıdır karşında.

Yüzün güneşin sessizliği kadar beyaz,

Gölgende uyanmak isterdim,

Telaşımı unutup, sıcaklığında kaybolmak,

Bedenimin taşralığını göğüslerinle narinleştirdin.

Sonra sabahları geç uyanır oldum,

Bir şey, hem kesatlaştırıyor uykumu,

Hem hemen uyutuyor beni,

Ekseri yüzünü göremediğim günler

Daha çok yorgunum.

Her yaşında güzelleştiğine şahidim,

Gözlerimden tenin(!) püskürse bu kadar mutlu olamazdım,

Bulutları onca, bunca nesneye benzetmek duradursun

Sen benzemezsin hiç kimseye.

Ah! Sevimsiz rüzgar yine yokluğunu taşıyor,

Tüm kara parçaları ağlaşıyor, duyuyorum

Oysa daha ertesi gün yüzüme çarpacaksın

Biliyorum, kalan sabrımı özlemine dağıtıyorum

Buz gibi çarparsan uyanırım günü tam ortasından

Bıçaklayarak.

Her bir saç telinden ayrı bir nahiflik yükselir

Sana verilmiş sözü tutamazsam

Yazık olur yüreğime

Yüreğim eğer hatırlarsan, tüm kirlerinden sende arınmıştı.

Tüm ormanlar yanmışçasına hararet!

O beyazlığı nasıl saklarsın kendine

ellerinden(!) tutup, salıncak kurmak isterdim

Sonra sallanarak sana varmak.

Gece emekleyerek geldi gökyüzüne,

Sen gökten indin!

Ruhunun oluşması sırasında

Evren var oldu.

Büyük sözler söyleyip de pişman olurum hep,

Varsın olayım, dünya tek değil senin aksine.

Göz kapaklarının vücuduma değmesini düşünüyorum,

Gözlerin yağmur bulutu, kapakların kar tozu.

--

--

Mustafa Yılmaz

Kendi düşüncelerimi, yazılarımı, şiirlerimi ve deneyimlerimi paylaşıyorum.